aptal kutusu olarak nitelendirilen alet.
pinkfloydhasselbaink 01.04.2006 02:37#859
· lafmacun da cok iyi yazar sayisinin az olmasi
· amina koydugumunun ahlaksizlari
· sonu r ile biten kiz isimleri
· beni cekemeyenler 3g ye gecsin
· asortik
· aldatan erkege tekmeyi basmayan kadin
· olmuyor
· zandalye getirin gelin otursun
· iddaa bayisinde sevgiliyi gormek
· strict
· sensorlu kagit havlu otomatlari
· devlet halki temsil eder halk biziz o halde devlet de biziz
· penisi hic olcme ihtiyaci hissetmemek
· gandalf hoca vs fettullah hoca
· the lost children of babylon
ses ve görüntüyle dünyayı evimize getiren yuzyılın icadlarından biri.
zibidigibi 05.09.2006 00:12bir toplumu tanımanın en rahat yollarından biri.her ne kadar öyle çok önemli bir işe yaramadığını genelimiz düşünsek de, toplumun genel yargılarını, görüşlerini, örflerini, ananelerini, vizyonunu, muhafazakarlığını, demokratikliğini, tutuculuğunu, refahını, rahatlığını, gerginliğini, kısacası toplum hakkındaki genel bilgileri tv izleyerek rahatça anlayabilmekteyiz. neyin ne olduğunu, dünyada neler olup bittiğini, kimin ne yaptığını en kısa yoldan anlamamıza yardım eden araç. bireysel bir aygıt olmamasıyla beraber o ülkede her şeyi geneliyle önümüze seren kutudur tv..
sosyologlar, bir toplumu tanımanın genelde o toplumu sanata bakış açısından, görüşlere, özgürlüklere verdiği önemden, dini yaşayışlarına, gelenek-göreneklerine gösterdikleri tutumdan geçtiğini bilseler de, bir sürü yerden, bakış açısından araştırma şansı varkenen kısa yoldan tvlere başvurmaktadırlar. 24 saat tv izlemeseler bile, ülkenin kanallarının yaptığı yayınlardan insanların vizyonları, sikolojileri hakkında bir nebze de olsa rahatlıkla fikir sahibi olabilmektedir. aslında sadece sosyologlar için değil, her insanın objektif bir bakış açısıyla tv yoluyla olayları kavrayabileceği de bir gerçektir.
pek çoğumuzun yayınlarından genel anlamda nefret ettiği türk kanalları. çeşitlilik anlamında zengin bir yelpazeye sahiptir türk televizyonları. gün boyu değişik programlar yapılmakta, halk tarafından bayacana eleştirilmekte, tv eleştirmenlerine bol para kazandırmaktadır türk kanalları. müzik kanalıyla olsun spor kanalıyla olsun, bilimum değişik portreler çizmektedir televizyon.
bilinen bir örnekleme vardır, "kendinizi yabancı bir turist yerine koyun" vesaire cinsinden. anlatımı kuvvetlendirmek ve neyi anlatmaya çabaladığını iyice belli etmek için denen bir örnektir bu. gelin biz bu örneği "vermeden", kendimiz olarak, kanallardaki programlara tarafsız bir gözle bakalım. çok klişe oldu ama idare edelim bakalım :
tv yi açtığımızda karşımıza ilk çıkan kanal tabi ki trt 1, devlet kanalımız. ağdalı türkçe, saygılı sunucular, uyutan programlar, değişmeye, gençleşmeye çalışan bir kanal ve eski moda çalışanları, sansürlenen bir çok yayın vs. ileri tuşuna bastığımızda genellikle trt 2 trt 3 trt 4 diye gitmektedir kanallar. trt 2 de 24 saat tiyatro, opera, müzik trt 3 de genellikle spora dayalı bir yayın akışı, trt 4 de ise hepimizin pek bi bayıldığı açıköğretim! bunların içerisinde en az izleneni hiç şüphesiz trt 2! klasik sanattan sıkılan, popüler kültüre dayalı bir toplum olduğumuzu gösterebilmektedir. ülkede yaşanan eğitim açıklıklarını, okuyamamış veya okutulmamış insanların durumlarının vehametini irdelememizi sağlayan trt 4, her daim bakılan bir kanal. arada bir de türk sanat musikisi! trt 3 ü kurtaran, 3 büyüklerin oynadığı futbol maçları digitürkten izleyemeyen insanlar için banttan tekrar yayınlaması.
geçiyoruz özel kanallara... genel olarak anlatabilirsek, haber bültenlerinden tutun, reality show programlarına, kimin eli kimin cebinde temalı magazin programlarına kadar hepsinde aynı bir eğlencelik, bir geyik muhabbeti söz konusu. birbirleri arasında geçen dizi-sinema filmi rekabetlerine hiç girilmemekte beraber, yine hepsinin temasının aynı olduğunu kolayca anlarız. buradan, türk toplumunun üreteni ve üretmeyi pek sallamadığını gözlemleyebiliriz. ayrıca, bundan fırsat bulan tv çalışanlarının da, topluma bir şeyler kazandırmadan sadece para kazanmaya bakmaları nedeniyle, türk insanın kolay yoldan köşeyi dönmeye inandığını anlarız.
müzik programları, talk showlar, (seviyeli) tartışma programları genelde üniversite gençliğine göre. toplumun genelinin tam tersi, alabildiğine özgür, alabildiğine rahat ve eleştiriye-eleştirmeye açık olarak lanse edilir gençlik. buradan türkiyedeki gençliğin, sanki toplumdaki genel yargıları düşünmeden, geleneksel hayata tamamiyle ait olmak istememelerinden kaynaklanan durumunu biraz da olsa fark edebilmekteyiz.
müzik kanalları, genellikle baldır-bacak dolu klipler, yakışıklı adamlar-çarpıcı bayanlar üzerine kurulu. rock müzik yapandan ilahi söyleyenine kadar birçok farklı kişinin, grubun klipleri mevcut müzik kanallarında. bu kanalları kurtaran, aslında türkiyenin çok kültürlülüğü, farklı kültürleri bir araya getirmesi ve türk müziğinin dinleyenlere zevk vermesi.
bir de "dini" kanallarımız var. tamamen dini olmasa da, genel tv profilinin aksine yayın yapan, anadolunun bir çok yerinde izlenen kanallar. sabah ve akşam saatlerce kuran okumalar, dinin yararları üzerine yapılan programlar, kadınların ekran önünde pek fazla gözükmediği yapımlar. genel profilin tamamiyle dışında olan yayın politikası. kimi zaman aralarından da "iki kültür arasında sıkışmış" tv kanalları da çıkmıyor değil tabii ki.
bir yandan düşünürsünüz gördüğünüz görüntülerden dolayı "yahu burası türkiye mi?" "ben hiç bu insanı/insanları böyle bilmezdim" diye, bir yandan da sık sık hayıflanırsınız, tvden hoş olmayan şeyleri görüp "bu türk insanı adam olmaz!" "bu ne rezalet böyle mi gireceğiz avrupaya!!!" diye. tanımadığınız, bilmediğiniz, hayatınız boyunca görmeyeceğiniz insanların nasıl birileri oldukları, fikirleri hakkında tv yoluyla fikir sahibi olabilirsiniz. asla gitmeyeceğiniz bir yerin insanları hakkında derinlemesine olmasa da yüzeysel bilgiler edinebilirsiniz.
hiç sevmezsiniz, aptal kutusu, gereksiz dersiniz bu aygıt hakkında, ama izlemeden de, gördükleriniz konusunda yorum yapmadan da asla duramazsınız. işte böyle deliliği vardır bu "sihirli kutu"nun..
<bkz: atsan atilmaz satsan satilmaz >
yapacak bir şeyi olmayanları, yapacak bir şeyi olmayanların izlemesini sağlayan alet.
erkut abi 03.07.2007 21:18önündeki camın arkasında insanların garip garip şeyler yaptığı şeydir.. işin ilginç olanı biz salak gibi o kutuya bakıyoruz bütün gün..
aspire 22.08.2007 10:45yeni devlet dinidir.
"televizyon en büyük uyuşturucudur."
<bkz: televizyon öldüren eğlence>
<bkz: neil postman>
kendine özgü bir dili var. örnek kalıplar şu şekilde:
"gerçekten bugün almanya defansıyla olsun, forvetiyle olsun, attığı gollerle olsun çok önemli bir takım.."
"gerçekten rıfat bugün müziğiyle olsun, yaptığı kliplerle olsun belli bir soundu yakalamış bir arkadaşımız..
<bkz: gerçekten>
<bkz: bugün>
<bkz: olsun>
televizyonunu yeni açanlar için tekrarlıyorum; hayır, zeki müren bizi göremeyecek. ölmeseydi de göremeyecekti. bu öyle bir alet.
kendi hikayemiz ilgimizi çekmediği anlarda açıp başkalarının hikayesini izleriz tv'de. hayatımıza o kadar girmiş ki, her defasında televizyon demek yorucu geldiğinden kısaca tv yapmışız adını da, mis.
ilk televizyonumuz 8 kanallı bir itt'ydi. itt şablorenz'di de, o şablorenzin yazılışını çıkartamıyorum şimdi. dedemin dışardan getirdiği siyah-beyaz televizyonun eline vermiştik, çünkü bu renkliydi.
bir de şöyle batıl bir inancım olmuştu televizyonla beraber; "artık televizyonumuz olduğu için dedemlere gitmeyeceğiz... onlar da 'allah allah, bunlar niye hiç bize gelmiyor artık' diye meraklanacak".
halbuki dedemlerle ayın apartmanda oturuyorduk ve televizyon aldığımızı illa ki biliyorlardı. dahası, biz o eve televizyon izlemek için gitmiyorduk ki. benim 5 yaş mallığımdı oraya her gittiğimizde televizyona kitlenen. ve futbola aşık olmuştum ilk kez televizyon aracılığıyla. demek ki her türlü presi uygulayıp bana beşiktaş aşkını enjekte etmeye çalışan teyzemin karşısındaki galatasaraylı duruşumun cisme tekabulü bu adamların üzerindeki formaydı. vay be.
evet, 8 kanallı bir televizyon. bir-iki tanesi trt, kalanı karıncalar belgesi vizontele esprisiyle. sonraları da macig box geldi. takibeden bir kaç özel kanalla beraber de kumandalı tv ihtiyacı hasıl oldu. çünkü artık daha çok izliyorduk. ve artık seçeneklerimiz de çoktu.
yattık karşısında. karşı apartmandaki kızın kral tv gürültüsünü bastıracak filmler kovaladık...
ne diyom lan ben.
tv işte.
işe yarıyor, yalan yok.
iyi,kötü kavramlarını bir arada sunan göz hatibidir. seyreyleyene bu kavramları daha iyi ayırma, insiyatif kullanma, ve zaman denen kavrama ruh durumuna göre muamele etme gibi ayrıcalıklar verir.
her şeyin bokunu çıkarmayı sevenler için ideal bir bön baktırandır.
istediğiniz anda, ihtiyacınız olan elektronik alete dönüşebilen 2005 yılında piyasaya sürülen, süpersonik bir cihaz.
scaremonger 03.01.2009 23:38 ~ 23:38