şimdi kuşlar cıvıldıyor
onlara gün aydı, bana gece çöküyor.
çok sevdiğim kuşlara hayat veren sabahlarla problemim,
çok sevdiğim senle olandan çok farksız.
belki anlarsın diye...
kuşlarla uyanmak için kuşlarla yatmam gerekiyorsa şayet,
başaramayabilirim...
ama denemeden yalnız da koymam seni.
dünyadaki en tatlı "bayankuşum", geceyi severim, siyah ruhumu beyaza..
betyl: laflog
bir cocuk sevdim de gecen bir siirdir ki en iyilerinden.
nilüferlerle kaplı pırıl pırıl bir göl
rengarenk çamların arasında
suyu şerbet kadar tatlı
rüzgar kadar taze,
yemyeşil, berrak mı berrak
balıklar oynaşır geçer, yüzüne gülerler
kıyısında dursan gençleşirsin
yerinde bir çöl var şimdi
ağaçların kanı kurumuş
taş gibi olmuş kumlar
ya bir örümcek alır selamını ya da kertenkele
git..
tutsak hecelere gam yüklemiş kalemim
halsiz dizelere kan akıtmış ellerim
cansız beyitlere sen katıvermiş şu kalbim
ve sensiz gecelere tek adımmış şu şiirim
yoldaşım olan bir kuytudaki boş evim
ışıksa aydınlatıcısı kurulduğum yüzyıllık köşenin
şu yandaki dere suyu gibi akan onlarca boş senenin
şiirimdeki yansımasıdır; duruşu, böyle nazenin
tükenen..
yalnızlık kalbe sığmayan hüzün
hani o çetin soğuk bastırınca, güzün
yiter gider o gül yüzün
kaybolurken camın buğusu gibi, özün…
durmak bilmeyen yâre var kalpte,
anlaşılır ki, her şey sahte
ve güvenilen eller, olan kahpe;
gösterdi bana, boş bir rahle.
akın akın birleşirken eller,
ortak noktaya çevrilmişken gözler,
ve ümit bekleyen..
ey şehit!
rahat uyu, gözün kalmasın mazide.
sen bizlesin, sen hep kalbimde
başarmaktı ümidin milletinle
başardın şimdi bak gururla kendine.
nasıl düşünür düşman seni yıkmayı,
hadi yıktı diyelim, imanını kırmayı,
şu al bayrağı mübarek elinden almayı
nasıl düşünür, kimde hangisinde bu cesaret.
kolunu verdin belki
bazınızsa ayağını,
kim vermedi ki kalbini
bu..
üzgünüm bu günlerde
canım gibi sevdiğim
biriciğim...
hep yaban ellerde
hep başka yerlerde.
nasıl anlatayım, kime?
kimki hüznümü anlayacak?
niye?
niye hep böyle?
niye günlere değilde, yıllara bölünmüş özlemim?
kimse bilmez ki,
anlamaz ki,
oturup düşünmez ki bir kez
bakmaz ki gözlerimin içine
sönüklüğüne...
hep bir mecburiyet mi bizi bu duruma düşüren?
hani, nerde bunu etraflıca düşünen?
yok..
sana güvenmiyorum diyen,
benliğinden şüphe eden,
doğru yolu bilmeyen
toplumu neyleyelim?
yalanın pençesinde,
hep dolanın peşinde
kötü insanların içinde olan
toplumu neyleyelim.
bencillikten geri kalmaz,
emanete kefil olmaz
insanın yanında durmaz
biz bu toplumu neyleyelim.
betyl..
iyiliktir düşüncemiz
yazın fasulye, kışın et yeriz,
unutmamalı kereviz
çok besinli sebzemiz…
ineklerimiz var mö’ler durur
sulamazsak karpuz kurur,
doğaldır, insan dingin olur,
aynı köylüler hısım olur.
hey komşu, gel ekelim tarlayı,
imeceyle yaşayalım hayatı
şehir hayatı, kır hayatı
geçim farkı, insan aynı.
ey güzel ülkem,
farklı farklı olur günler,
kimi yapar işini kırda bayırda,..
aman bırak boş kalsın sayfa
çekip gider elbet bir gün yar da
içim cenderede, hep darda
yok ki derman, nerde fayda?
sanki bir çıkış var da
durmaz hiç kimse yanda
söndüren bulunur, önce yan da
gidersin bahaneyle, hele bir kal da…
düzeltmeye çalış hayatı, önce sal da
yürürsün dönülmez sokakta..
anne!
ne zordur senden ayrılmak şimdi.
beni mezuniyetimde görmen tüm ümidimdi.
aldı allah canını, bu hayat bitti
tüm neşem, şimdi, ümidim bitti.
baba!
bıraktın beni.
hani sen bağlayacaktın gelinlik kuşağımı.
niye baba? görmüyor musun halimi?
bilmiyor musun ki benim sana karşı sevgimi.
ablacım!
seni aldı deprem benden.
aldı kara felaket desteğini kalbimden.
kayboldu güvenim,..